Yazmayalı uzun zaman oldu.Yazmak istedim ama yazamadım ,talihsizlikler bir türlü peşimi bırakmadı.Geçen zaman içinde birkaç günlüğüne gavur illerimizden İzmir'e gittim .Hem de çok gavur bir zamanda;millet sokaklara dökülmüşken .Dokuz Eylül Üniversitesi'nin mezuniyet törenine katılmak için gittim İzmir'e.Kardeşim mezun oldu.Böyle güzel bir günü onunla paylaşmak benim için ayrı bir mutluluktu.Gelgelelim öğrenciler o kadar mutlu değillerdi ,mezuniyet töreni final sınavlarından hemen önceydi.Tüm öğrencilerin rektörlüğe ve ilgili dekanlıklarına itirazlarına rağmen finallerden hemen önce olan tören tarihi değiştirilmemişti.O kadar anne, baba,akraba,eş ,dost tören için gelmişti şehir dışından,mezun olan yaklaşık 2 bin öğrenci mezun olma heyecanını bile tam anlamadan apar topar doluştular açık hava amfi tiyatroya herkesin aklı sınavlarda... ''Günler çuvala mı girdi ey akademik takvim ?'' der gibi baktı tüm törene katılanlar da. Bir anlam vermek imkansız ,bir üniversite yönetimi neden 2 bin öğrencisinin isteğine kulak vermez... Akla ziyan incilerin döküldüğü güzel ülkemde akademik inciler de diğerlerini aratmayacak cinsten.Alkışlıyoruz Dokuz Eylül Üniversitesini.Ama herşeye rağmen coşkuluydu ,tüylerim kabardı.

Yıllar öncesine kendi mezuniyetime gitti aklım .Benim mezuniyet törenim şu aralar olayların vuku bulduğu gezi parkı ile komşu ve onunla aynı kaderi paylaşan AKM'de olmuştu.O zamanlar faaliyetteydi emektar bina.Çok görkemliydi gerçekten .Kortej halinde taksim meydanına cübbelerle yürümeler,trafiği kesmeler ,tek tek alkış eşliğinde sahneye çıkmalar ,yaklaşık üçyüz elli kişi toplu bir şekilde bağıra bağıra hipokrat andı içmeler.... vay be ne günlerdi .Yine tüylerim diken diken oldu ne yalan söyleyeyim.Bu da benim törenimden...
http://www.youtube.com/watch?v=gomf85cnAiQ
Biz orada bir yemin ettik ve çil yavrusu gibi dağıldık ülkenin dört bir yanına .Eminim ki tüm meslekteşlarım bu yemini her gün her hasta baktığında tekrar ediyor işini yaparken.Meslek onurumuz , mesleğimize ve insanlığa saygımız için bunu yapmak zorundayız.Ancak hekimlik onurunun ayaklar altına alındığı şu günlerde hekimlik yemininden önce insanlık yeminini hatırlatmak gerek kıymetbilmezlere...
İzmir dönüşü mesai bitiminden sonra odama geldim ,biraz dinlendikten sonra birşeyler yazayım diye bilgisayarın başına geçtim .Birden televizyondan ve bilgisayardan dumanlar çıkmaya başladı ve elektrik sigortası attı.Yan komşum kendisine bir led televizyon almış ,televizyonu takmaya gelen servis görevlisi de duvara televizyonu matkapla monte ederken kör olası matkap elektrik kablosuna denk gelmiş,film orda kopmuş.Yangından zor kurtulduk.Bir elektrikçi çağardık hemen ,geldi, tüm elektrikçiler gibi kabloları çıkartıp yaklaşık iki dakika seyretti .Daha sonra ''ha ,demek bunun nötürüyle senin nötr birmiş abi dedi''.Biz de ''Demek öyle '' diyerek şaşırma görevimizi yerine getirdik .Peki yapabilecek misin diye sorunca, hemen işe koyuldu bağladı ,kesti ,yapıştırdı tamam dedi ve gitti.Olan benim televizyon ve bilgisayara oldu.Nötr olmayaydı iyiydi.... O Yüzden uzun süre yazamadım ,televizyonu kısa sürede yaptırdım ancak bilgisayarı yaptırmak zaman aldı malum parçalar yok burada.
Yaklaşık 2 hafta önce yine bir gece vakti, doğum üzeri gelen bir hastanın muayenesinin farklı olduğu muhtemelen yüz geliş olduğu telefonla söylendi.Koşa koşa gittim baktım gerçekten yüz gelişiydi hem de mentum posterior (çene aşağıda olan yüz geliş şekli).Doğurması imkansızdı ,iki bin doğumda bir görülen hadise geldi bizi buldu .Yüzdokuz kilogram olan kadına birkaç saniye absans halinde baktıktan sonra ,yapacak birşeyin olmadığını anladım ,apar topar aldık sezeryana .Hem kilolu hem tam açık çok uğraştırdı beni.Doğumdan sonra da tansiyonları bir türlü düşmedi bir hafta uğraştık kadınla.Taburcu ettikten sonra kontrole geldi ,köyden biraz meyve ve pirpirim(semiz otu ) getirmişti.Buranın taze pirpirimi çok meşhur ve çok lezzetlidir.Şöyle soğanlı bir çoban salatsını ve cacığını tavsiye ederim ....
Tarih ibret alınan birşey olsaydı tekerrür etmezdi herhalde.Memleketimizde tarih yine tekerrür etti.Nefes alma hakkını korumak isteyen insanlar gaza boğuldu,dövüldü,yaralandı,hatta öldürüldü.Ama bu sefer insanlar dayanamadı döküldü sokaklara....
Sosyolog değilim ,derin tahliller yapamam ,olaylardan ince sonuçlar da çıkaramam ama herşey o kadar ortadaki birşey demezsem dilim şişer...
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri ve hatta çok daha da öncesinden her zaman devletçi ,halkına karşı militarist,faşist bir rejim olagelmiştir.Bu ülkenin insanları ne soykırımlar,katliamlar ,emek hakkı ihlalleri görmüştür...
Bu ülkede bir ırk savaşı yaşandı ve yaşanıyor onbinlerce insan öldü kimse sesini çıkartmadı, çıkartamadı,bu ülkede maraş katliamı,sivas katliamı oldu kimse sesini çıkartmadı çıkartamadı,yüzlerce aydın faili meçhul cinayetlere kurban gitti ,failleri hala aranıyor,çok uzağa gitmeye gerek yok,bu ülkede Roboski katliamı ,Reyhanlı katliamı oldu yine kimse oralı olmadı.Ta ki işin ucu kendine dokunana kadar .En basit kişisel özgürlükler bile kısıtlanmaya başlayınca totaliter,baskıcı,militarist ,saygısız rejime dayanamadı insanlar.Ama ne kadarı dayanamadı ,dayananları televizyonlarda 3. köprünün adı ''Yavuz Sultan Selim '' olarak açıklanırken alkışlarken gördük,isteseydi bir milyon bile toplardı ,hiç de az değil ... Onları televizyondan çok rahat gördük ama direnen insanları bir türlü göremedik aklımız hep orda kaldı.Bir hakkımız da burdan gitti...
Son bir aya bakarsak,ülke yoktan sebepten Suriye ile savaş eşiğine geldi ,Reyhanlı faciası yaşandı,1 mayısta taksim de çukur var bahanesiyle yine gazlar, bombalar, yaralılar ölenler oldu,''İçki yasağı'' adı altında özel yaşama müdahale edildi ,yaşama alanı daraltıldı, ağaç kesilmesini istemeyen insanlara savaş açıldı,son olarak da 3.köprünün adı hiç kimseye sorulmadan Yavuz Sultan Selim konuldu...Yekün çekecek olursak başımıza taş yağmış yeni haberimiz olmuş desek çok mu olur ...
Binlerce kilometre uzakta olup birşeyler yapamamak da beni rahatsız etti açıkçası .Buradan demokratik haklarını korumak isteyenlere manevi destek olabildim ancak, büyük illerdeki arkadaşlarımı aradım bilgi aldım.Olanı biteni birkaç gündür internetten takip ediyorum,sosyal medyanın gücü yadsınamaz,insanlar tamamen bu şekilde haberleşiyor ve kitleler bu şekilde toplanıp tüm dünyaya sansürsüz bir şekilde sesini duyuruyor.
Devletin ve hükümetin insan hakları anlayışında birşey değişir mi ? muhtemelen değişmez ama umarım bir farkındalık yaratır bu direniş....
Köşe yazısı gibi oldu ,bugun gün boyunca köşe yazısı ve mikroblog okudum ondan etkilendim galiba... uzun süredir tek icap tuttuğum için kitap okumayı aksattım ,çok sinir olduğum bir durum ,okumayınca sanki konuşmayı unutacakmışım gibi geliyor ,cümle kurmakta zorlanıyorum.Burada kitapçı olmadığı için internetten birkaç kitap sipariş ettim ,ödevlerim:
Onur Caymaz '' Gökyüzü sineması'',Steve Brouwer'' Devrimci doktorlar'' ,Truman Capote ''Tiffany'de kahvaltı''....