30 Haziran 2013 Pazar

pirpirim kattım aşıma

Yazmayalı uzun zaman oldu.Yazmak istedim ama yazamadım ,talihsizlikler bir türlü peşimi bırakmadı.Geçen zaman içinde birkaç günlüğüne gavur illerimizden İzmir'e gittim .Hem de çok gavur bir zamanda;millet sokaklara dökülmüşken .Dokuz Eylül Üniversitesi'nin mezuniyet törenine katılmak için gittim İzmir'e.Kardeşim mezun oldu.Böyle güzel bir günü onunla paylaşmak benim için ayrı bir mutluluktu.Gelgelelim öğrenciler o kadar mutlu değillerdi ,mezuniyet töreni final sınavlarından hemen önceydi.Tüm öğrencilerin rektörlüğe ve ilgili dekanlıklarına itirazlarına rağmen finallerden hemen önce olan tören tarihi değiştirilmemişti.O kadar anne, baba,akraba,eş ,dost tören için gelmişti şehir dışından,mezun olan yaklaşık 2 bin öğrenci mezun olma heyecanını bile tam anlamadan apar topar doluştular açık hava amfi tiyatroya herkesin aklı sınavlarda... ''Günler çuvala mı girdi ey akademik takvim ?'' der gibi baktı tüm törene katılanlar da. Bir anlam vermek imkansız ,bir üniversite yönetimi neden 2 bin öğrencisinin isteğine kulak vermez... Akla ziyan incilerin döküldüğü güzel ülkemde akademik inciler de diğerlerini aratmayacak cinsten.Alkışlıyoruz Dokuz Eylül Üniversitesini.Ama herşeye rağmen coşkuluydu ,tüylerim kabardı.


Yıllar öncesine kendi mezuniyetime gitti aklım .Benim mezuniyet törenim şu aralar olayların vuku bulduğu gezi parkı ile komşu ve onunla aynı kaderi paylaşan AKM'de olmuştu.O zamanlar faaliyetteydi emektar bina.Çok görkemliydi gerçekten .Kortej halinde  taksim meydanına cübbelerle yürümeler,trafiği kesmeler ,tek tek alkış eşliğinde sahneye çıkmalar ,yaklaşık üçyüz elli kişi toplu bir şekilde  bağıra bağıra hipokrat andı içmeler.... vay be ne günlerdi .Yine tüylerim diken diken oldu ne yalan söyleyeyim.Bu da benim törenimden...
http://www.youtube.com/watch?v=gomf85cnAiQ

Biz orada bir yemin  ettik ve çil yavrusu gibi dağıldık ülkenin dört bir yanına .Eminim ki tüm meslekteşlarım bu yemini her gün her hasta baktığında tekrar ediyor işini yaparken.Meslek onurumuz , mesleğimize ve insanlığa saygımız için bunu yapmak zorundayız.Ancak hekimlik onurunun ayaklar altına alındığı şu günlerde hekimlik yemininden önce insanlık yeminini hatırlatmak gerek kıymetbilmezlere...

İzmir dönüşü mesai bitiminden sonra odama geldim ,biraz dinlendikten sonra birşeyler yazayım diye bilgisayarın başına geçtim .Birden televizyondan ve bilgisayardan dumanlar çıkmaya başladı ve elektrik sigortası attı.Yan komşum kendisine bir led televizyon almış ,televizyonu takmaya gelen servis görevlisi de duvara televizyonu matkapla monte ederken kör olası matkap elektrik kablosuna denk gelmiş,film orda kopmuş.Yangından zor kurtulduk.Bir elektrikçi çağardık hemen ,geldi, tüm elektrikçiler gibi kabloları çıkartıp yaklaşık iki dakika seyretti .Daha sonra ''ha ,demek bunun nötürüyle senin  nötr birmiş abi dedi''.Biz de ''Demek öyle '' diyerek şaşırma görevimizi yerine getirdik  .Peki yapabilecek misin diye sorunca, hemen işe koyuldu bağladı ,kesti ,yapıştırdı tamam dedi ve gitti.Olan benim televizyon ve bilgisayara oldu.Nötr olmayaydı iyiydi.... O Yüzden uzun süre yazamadım ,televizyonu kısa sürede yaptırdım ancak bilgisayarı yaptırmak zaman aldı malum parçalar yok burada.

Yaklaşık 2 hafta önce yine bir gece vakti, doğum üzeri gelen bir hastanın muayenesinin farklı olduğu  muhtemelen yüz geliş olduğu  telefonla söylendi.Koşa koşa gittim baktım gerçekten yüz gelişiydi hem  de mentum posterior (çene aşağıda olan yüz geliş şekli).Doğurması imkansızdı ,iki bin doğumda bir görülen hadise geldi bizi buldu .Yüzdokuz kilogram olan kadına birkaç saniye absans halinde baktıktan sonra ,yapacak birşeyin olmadığını anladım ,apar topar aldık sezeryana .Hem kilolu hem tam açık  çok uğraştırdı beni.Doğumdan sonra da tansiyonları bir türlü düşmedi bir hafta uğraştık kadınla.Taburcu ettikten sonra kontrole geldi ,köyden biraz meyve ve pirpirim(semiz otu ) getirmişti.Buranın taze pirpirimi çok meşhur ve çok lezzetlidir.Şöyle soğanlı bir çoban salatsını ve cacığını tavsiye ederim ....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder