22 Aralık 2013 Pazar

iç don

Üniversite yıllarımda ve asistanlığımda  ailem çok uzakta olduğu için yılda birkaç defa eve gidebiliyordum .Tatilden geri dönüş  çok büyük bir ızdıraptı.Şimdi aileme daha yakınım, icapçı olmadığım haftasonları ''gerçek evime'' daha sık gidiyorum ama dönüşler hala sancılı...Her dönüşümde yuvadan yeni ayrılan bir çocuk gibi korumasız ve çaresiz  ,sonrasında buradaki hayatıma döndüğümde ise omuzlarına yüklenmiş sorumluluklarla boğuşan yaşından büyük bir dert babası gibi hissediyorum kendimi.Bugün de benzer şeyleri yaşadım.Bir ortasını bulamadım ,çoluk çocuğa karışınca da böyle oluyor mu acaba  diye merak da ediyorum açıkcası...
       Geçen hafta inanılmaz bir soğuk vardı ,üç gün durmadan yağan karın ardından don ve ayaz başladı.Buradaki insanların iç don giymelerine şimdi hak verdim gerçekten .Kimisi iç don der, kimisi içlik der,kimisi de iç pijama der.Küçükken annem de bana giydirirdi ama aklım ermeye başlayınca çirkin olduğunu düşünerek vazgeçmiştim iç don giymekten.Hatta Umut Sarıkaya'nın çok güzel bir yazısı da vardır iç donla ilgili okuyup gülmüşlüğüm çoktur.Geçen hafta iç don giymeden dışarı çıkmak mümkün değildi, hele bir de o soğukta  gece icapa gidince iç donun nekadar kıymetli ve işe yarayan birşey olduğunu anladım.Allahtan yanımda getirmiştim bir tane lazım  olur diye ısıttı beni gerçekten.

        Malum anestezi uzmanı yok hastanede ,Gölbaşı ilçesinden geçici görevle çarşamba ve perşembe günleri iki günlüğüne anestezi uzmanı gelmeye başladı.Benim de salı olan ameliyat günüm mecburen perşembe oldu.Doktor icapa kalmıyor gündüz gelip tekrar Gölbaşı'na dönüyor o yüzden pek ameliyat almak istemiyordum ama iki tane histerektomi + salpingooferektomi (rahim ve yumurtalıkların alınması) yapmak zorunda kaldım. Hastalarımdan birinin aşırı kanaması vardı ,retinitis pigmentosa (tavuk karası) denen hastalıktan dolayı gözleri görmüyordu ve başka yere gidemem burada olmak istiyorum deyince yapmak zorunda kaldım.Diğerinin de büyükçe bir kisti vardı kötü huylu çıkabileceği düşüncesiyle fakülte hastanesine yönlendirdim ama ısrarla burada olmak isteyince onun da ameliyatını yaptım.Rahiminin alınması bir kadın için psikolojik olarak çok hoş bir durum değil ancak bazen başka çare kalmıyor...
Bu gece icapçı değilim dayandım radyatörün sıcaklığına ,açtım bir bira ,biraya eşlik edebilecek tek bir şey var elimde o da tarhana ...
Haberler de tatsız ,entrikalar skandallar,komplo teorileri sınır tanımıyor o halde bir osmanlı atasözüyle bitireyim ben de:
''Devlet-i Osmani ahalide, terfiyi temayüz olmaz ilim irfan ile,ya olacak kuvvetli iltimas,ya olacak madeni has,ya da olacak ten ile temas...''

8 Aralık 2013 Pazar

yaz baharım döndü kışa

     Bir kış gününde merhaba demiştim buradaki günlerime ,şimdi  havada yine kar sesi var, bir merhaba daha diyeyim...
      Üç ay olmuş birşeyler yazmayalı ,bir sınav sebebiyle kısa bir ara vermem gerekiyordu ancak sınav sonrası bahaneler bahaneleri kovalayınca süre de uzadı.Tüm gücümü kırsal obstetrik hekimliğe verdiğim için sınavda da zaten birşey yapamadım (Bu da sınavın bahanesi).
       Üç ayda maalesef yine birçok tecrübe kazandım.Maalesef diyorum çünkü ;hani demişler ya ''tecrübe, insanın hayatta yediği kazıklardır'' diye. Bir bakıma doğru ,bu konuda epey tecrübelendim.
        Mesleki anlamda da oldukça tecrübelendim .Sezeryan yaptığım bir hastamın ameliyat esnasında kalbi durdu.Tam sıra bebeği çıkarmaya gelmişken ,ameliyathanede bağırışmalar koşuşturmalar başladı,monitörde düz çizgiyi görünce benimde kalbim durur gibi oldu, ne yapacağımı şaşırdım, gözlerim doldu ,ağlayacak gibi oldum o esnada.Anestezi ekibi hemen resusitasyona başladı, ben de o halde ameliyata devam etmek zorundaydım ,kan ter içinde devam ettim ameliyata çıkardım bebeği ,o sırada kadın geri döndü,ama ömrümüzden ömür gitti...Şu an her ikisi de iyi ancak, o an, her bistüriyi elime aldığımda gözümün önüne geliyor unutmak mümkün değil...
         Bir diğer atraksiyonu da birkaç gün önce yaşadım .Mekonyumlu (bebeğin anne karnında kakasını yapması )bir bebek doğdu ,doğduğunda ağlamadı ve solunumu gelmedi.Hastanede pediatri uzmanı olmadığı için bu sefer resusitasyonun başında ben vardım .Solunum desteği ,kalp masajı derken bebek kendine geldi ,ancak zorlu solunum yaptığı için pediatri uzmanı olan il hastanesine sevk etmek zorunda kaldık.Tüm kadın doğum uzmanları,çocuk uzmanları,yenidoğan hemşireleri ve ebeler NRP( Yenidoğan canlandırma eğitim programı) eğitimi almak zorundadır çalışmaya başlamadan önce. Bu eğitimde maketler üzerinde yenidoğan canlandırması nasıl yapılır öğretilir.Ben de vakti zamanında almıştım bu eğitimi .Bu eğitimde bebeğe solunum desteği verirken yani ambularken hangi sıklıkta hava vermen gerektiği ''sık ki üç,sık ki üç '' şeklinde anlatılır.Çok dalga geçer ve gülerdim ''sık ki üç'' e ama  bebeği ambularken kabus oldu benim için :)  sık ki üç....
         Şu an anestezi uzmanı ve pediatri uzmanı olmayan bir hastanede çalışıyorum ,elim kolum bağlı anlayacağınız, ama gel de bunu millete anlat .Madem onlar yok sen ne diye duruyorsun orada diye soracak olursanız .''Başka çarem yok da ondan ''...
         Kar atıştırmaya başladı ben de yapıştım radyatöre ,karlı bir yılbaşı gecesini anlatan ''beyoğlu'nun en güzel abisi''ne devam ediyorum...