10 Mart 2013 Pazar

audrey hepburn

Anestezi uzmanı yıllık  ızın kullandığı için ben de hafta sonu icap izni alarak Gaziantep'e gittim.(anestezi uzmanı olmadan doğum yaptırmak pek mantıklı değil, acil bir durumda hastayı ameliyata alamıyorsunuz).Eve gidip biraz dinlendikten sonra birşeyler yedim ,buzdolabını açıp karıştırmaya başladım annem ne aradığımı anladı ve balkondaki dolaba bakmamı söyledi .Bir buçuk bira içip televizyon karşısında uyumuşum.Ertesi gün akşam ortaokuldan beri sürekli görüştüğüm  bir arkadaşımla görüştüm .Bilmiyorum başkalarının da var mı ama benim böyle iki arkadaşım var sürekli görüştüğüm ve görüştüğümüzde sustuğumuz :) . Hatta geyiğini bile yaparım ,gideyim de ....... 'la biraz susup geleyim diye .Ben pek geveze değilim ,arkadaşlarım da genelde öyle,arada derin es'ler oluyor ama sıkıcı değil eğlenceli es'ler .Hem ne demiş Goethe ''konuşmak yetenekse, susmak sanattır''.Bir atasözü karşılığı da ''söz gümüşse ,sukut altındır''.O gün epey konuştuk , ben lojmanda susmaktan sıkılmışım o da iş hayatından  yemek yedik sohbet ettik bolca.

Dönüş yolunda herzamanki gibi ford transitin en arka sol taraftaki cam kenarı koltuğuna geçtim ,kulaklığımı taktım .Bahar kendini göstermiş ,Araban ovası yemyeşil ,ağaç dallarını beyaz ,pembe  çicekler basmış, tabiata hayranlık duymamak elde değil ...

Aylık internet kotamı telefondan dizi ve ameliyat videoları izleyerek hemen doldurduğum için görüntü ve ses videolarını açamıyorum ,yolda da radyo çekmiyor, mecburen daha önce telefona indirdiğim iki şarkıyı dinledim yol boyunca .Aklıma bir şekilde gelip zamanında indirdiğim iki şarkı .Birisi İbrahim Tatlıses'ten '' Urfalıyam Dağlıyam'',diğeri de gecenin bir yarısı ders çalışırken radyo eksen den dinleyip bulduğum Lana Del Rey'den '' Blue Jeans''.

Lana Del Rey dinlediğim kısımlarda ,arada bir yazılarını okuduğum prof .dr Süleyman Engin  Akhan'ın yazdıklarını okuyordum .(öğrenciliğimden tanıyorum ,istanbul tıp fakültesi'nden hocamız olur kendisi).Bir yazısına özellikle takıldım ,zamanın  idol kadınlarından ,benim de çok beğendiğim Audrey Hepburn'un fotografını görünce özellikle okudum.''Seksilik nedir ,ne değildir''.Yazının tamamına burdan ulaşabilirsiniz ,diğer yazıları da herkese açık.

Hazır 8 mart Dünya Kadınlar Günü 'de yeni geçmişken konu cuk diye oturdu.Maalesef cinselliğin tabu olduğu ,kapalı kapılar ardında kulaktan dolma şeylerle öğrenildiği ülkemizde kadınlar da cinsel obje olmaktan kurtulamıyor .Yazıya bakılacak olursa,sürekli televizyonlarda olan ,manşetlerden inmeyen sözüm ona bilinçli kadınların seksilikten anladıklarına bakılırsa, vay diğer kadınların haline .Bu tipleri mizah dergilerindeki karikatürlerdeki gibi bir kamyonun damperine toplayıp ,götürüp şehirin dışına bırakmak lazım galiba.
Süleyman Hoca biraz da mizah yaparak  Audrey Hepburn 'u seksi ilan edip    ,seksiliği onun sözleriyle tanımlamış .''Seksi olarak nitelendirilenlerden çok daha fazla seksi eylem var. Benim, kadınsılığımı kanıtlamak için, yatak odasına ihtiyacım yok. Ağaçtan elma toplarken veya yağmurda ıslanırken çok daha seksi olabilirim.''

Hocaya katılmamak elde değil galiba ,zarif,güzel bir Hepburn posteri duvarda gerçekten çok hoş duruyor. En çok çoğaltılan portre posterlerden biridir herhalde Ernesto Che Guevera'dan sonra  tabiki.

Tesadüftür ki bu yazıyı okurken dinlediğim şarkıda bir başka gençlik idolu James DEAN 'in adı geçiyordu .


İkisi de dönemlerinin yıldızları,ikisi de oscar adayı ,ikisine de sigara yakışıyor.Mad men zamanları olsa gerek.Sigara kullanmıyorum ,sevmiyorum da ama kimi zamanlar heves uyandırabiliyor .Zaten alışkanlık da böyle başlıyor galiba.Hele bir de Wong Kar Wai'nin '' in the mood for love '' ı  var ki biraz meyilliysen o görüntülerle kesin başlarsın.O da başka günün konusu olsun çok daldan dala oldu .... 
Yarın zor bir gün olacak kapatayım biraz gözlerimi...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder